





Asla internetteki, dergideki, kitaptaki, ya da bir başkasının diyetini kendinize uygulamayın. Genelde bu tarz diyetler sonuç aldığınızı düşünmeniz için çok düşük kalorilerle hazırlanır. Uyguladığınızda çok hızlı kilo verirsiniz. Fakat metabolik adaptasyon gerçeği bir kaç hafta içinde yüzünüze tokat gibi çarpar. Metabolizma hızınız yavaşlar. Yani vücudunuz artık o düşük kalori ile hayatta kalmaya, kendine yetirmeye başlar. Dolayısıyla artık kilo veremediğiniz gibi, bu kadar az yiyerek hayatınızı sürdüremeyeceğinizden fazlasını yediğiniz anda da kilo almaya başlarsınız. Çünkü artık bu düşük kalori sizin kilonuzu koruduğunuz kalori miktarı haline gelmiştir ve daha fazla kilo vermek için sağlığınızdan olmanız an meselesidir. O yüzden beslenme konusunda tamamen kendinize odaklanmalısınız.Aynı şekilde makro besinleriniz hedefiniz ve yaşam tarzınıza göre oluşturulmalı, hiç bir besin grubu geçici olarak bile olsa beslenme düzeninden çıkarılmamalıdır. Vücudunuz bu çıkarılan besinlere karşı intolerans geliştirir ve tekrar beslenmenize dahil ettiğinizde bütün sisteminizi sarsar. Örneğin düşük karbonhidratla yetersiz beslenme sistemi, sonrasında alınan karbonhidratların zor zamanlar için doğrudan yağ olarak depolanmasına sebep olur. Vücut sistemi çok zekice işler. Aç bırakmak, cezalandırmak, zorlamak…size fazlası zarar ile geri döner. Vücudunuzu dinlemek ve onu doğru bir şekilde beslemek ilk hedefiniz olmalıdır.
Bir diyete başlarken her zaman kendinize şu soruyu sorun ”bundan 6 ay sonra aynı şekilde yemeye devam edebilecek miyim? Peki ya 1 sene sonra? 5 sene?” Asla ve asla sürdüremeyeceğiniz bir beslenme düzenini denemeyin bile. Yapılan araştırmalar kanıtlamıştır ki bir insanın taşıdığı yağ oranı, diyet girişimleriyle doğru orantılıdır. Bu ne demek: ne kadar çok diyet girişiminiz olduysa o kadar çok yağ alırsınız ve her seferinde istediğiniz sonucu almak sizin için daha da zorlaşır.Dolayısıyla hedefiniz hayat tarzınızı, beslenme alışkanlığınızı kökten değiştirerek geçici çözümler ile kilo vermek değil, sağlığınız için almanız gereken makro ve mikro besin miktarlarınızı öğrenerek, almanız gereken kaloriyle yaklaşık değerler içinde kalmayı başararakkilonuzu korumak olmalıdır. Bunun için artık bir çok program var, hem telefona indirilebilen uygulamalar halinde, hem bilgisayar üzerinden ulaşabileceğiniz. Ben Myfitnesspal‘ı kullanıyorum. Uğraşamam demeyin. İnanın besinleri okumayı öğrendikçe, bedeninizi tanıdıkça diyetisyenlere kaptırdığınız paralara ve diyet yaparken çektiğiniz eziyetlere pişman olacaksınız. Bir başkasının hazırladığı zorunlu listeye uymak nasıl daha kolay ve stressiz olabilir ki? Bu ne kadar gerçekçi bir yaklaşım ki? Evet kilo verdiniz bu listelerle, peki sonra? Canınız o listedekini yemek istemediğinde? Farklı bir şey canınız çektiğinde? Ya da istediğiniz kiloya ulaştıktan sonra? Ne yaptığınızı ve yapacağınızı bilmek size muhteşem bir rahatlık ve özgüven verecek. Öğrendikten sonra bu programlara ihtiyacınız bile kalmayacak çünkü bedeninizi tanıyacaksınız ve göz kararınız neredeyse hatasız hale gelecek. Eskiden belki böyle bir şansınız yoktu verilen diyet listelerine muhtaçtınız fakat artık bir bahaneniz yok. Çünkü bütün bilgiler oldukça ulaşılır. Restoranlarda yediğiniz yiyeceklerin bile besin değerlerine ulaşmanız mümkün. Dolayısıyla bahane yok. Sonuç olarak geçici diyetlerden kaçın, size yasaklar koyan diyetisyenlerden de.
Diyet yaparken istediği şeyleri yiyen bireylerin diyetlerinde, kendilerine besin kısıtlamaları getiren bireylerden daha başarılı olduklarıgörülmüştür.(%90 ‘ın üzerinde) Kendilerini kısıtlayan bireyler, kısıtladıkları besinleri aşırı yeme eğilimi gösterirken, diyeti boyunca hiç bir besini kendine yasak etmemiş bireylerin, her türlü besini yemesi gerektiği kadar yediği ve durduğu görülmüştür.

Ne yemek istiyorsa canınız kilonuzu etkileyenin kaloriniz, nasıl göründüğünüzü etkileyenin makrolarınız, nasıl hissettiğinizi etkileyenin mikrolarınız olduğunu unutmayın.Sağlıklı beslenmekte bir yeme bozukluğu maalesef günümüzde. Bedeniniz kadar ruhunuzu da tatmin etmeniz gerektiğini gözden kaçırmayın ve dilediğinizi yiyin.
Makrolarınızı, kalorinizi bütçeniz olarak düşünün. Mikro besin ögelerini(vitamin, mineral ve iz elementler) alabileceğiniz gerçek besinleri mecburi/önemli harcamalar olarak, abur cubur ve fast food ürünleri ise keyfi harcamalar olarak hayal edin. Düşük bir bütçeniz varken bunu çocuğunuzun eğitimine mi ayırırsınız yoksa pahalı lüks bir spor araba mı alırsınız? Tam tersi bütçeniz yeterli ise yaptığınız keyfi harcamalar sizi ve mecburi ödemeleri etkilemeyecektir.Öğretme aşkıyla konudan çok dağıldım sanırım ama ben yaşadıklarımda o kadar yanlız o kadar yanlış yönlendirilmiştim ki şu an bütün bilgi birikimimi ihtiyacı olan herkesle paylaşmak ve kendini bu yalan düzene tutsak etmiş olanları özgür kılmak istiyorum. İnternette bir sürü şaklaban görüyorum hayatında 1 kez yarışmaya katılmış ve beslenme/antrenman programları satıyor! Sahip olduğu fiziğini kullanarak insanlara beslenme önerileri veren, kendisine diyetisyen deyip insanlara yasaklar getiren!!!! Üstelik artık haberler ve çeşitli tv programları de bu oyunda kullanılarak toplumda satışı azalan ürünlere talep oluşturmak adına yanlış bilgiler ile yönlendirmeler yapılıyor. Bu liste uzar da uzar. Ben insanların resimlerinin altına nasıl besleniyorsunuz, nasıl spor yapıyorsunuz??? lütfen yardımcı olun!! yazan kişilere ulaşmak, onları özgür kılmak istiyorum.

Her kadının vücudu için ortak isteği harika kalçalardır. Bu yüzden logomuza baktığınızda ister kalp ister kalça görürsünüz : )

Amacımız doğru bilginin kar amacı gütmeden doğrudan insanlara ulaşması. Facebook, twitter, instagram ve web sitemiz üzerinden bize ve sonsuz bilgiye ulaşabilirsiniz.Bütün bunları başardıktan sonra artık bir bebek sahibi olmanın tam sırasıydı.Fakat vücuduma yaşattığım travmalar sonrası bana tekrar güvenmesi zaman alacaktı. Biz de bunu beklemek yerine eşimin abisinin yönlendirmesi ile arkadaşı olan Deniz Gökalp KAYA‘ ya gittik. İşinde o kadar başarılı bir doktor ki tek seferde fazladan yumurta gelişmesine izin vermeden aşılama yöntemi ile Mila‘mızı hayatımıza sokuverdi: ) Hamile olduğumu öğrendiğimiz andan itibaren karnımdakini hep ”bir tanem”, ”kıymetlim” diye sevdim. Hamile kalmadan önce de hiçbir cinsiyet tercihim yoktu. Fakat iç güdüsel olarak demek ki, yalnızca kız isimlerine odaklanmıştım. Ve Mila ismini ve anlamını görür görmez işte bu! demiştim. Alternatifsiz Mila isminde tek seferde karar kıldık. ”Canım, Bir tanem, Kıymetlim”. 12. Haftamızda mutlu haberi almıştık. Bebeğimiz kız olacaktı! Benim ailemin ilk torunu, eşimin ailesinin ilk kız torunu daha doğmadan hepimizi mest etmişti. İlginç bir şekilde 2 Nisan son adet tarihi girince doğum tarihini 40 hafta sonra 7 Ocak 2016 gösteriyordu!!! Benim doğum günüm!! En büyük hediyem! En güzel mucizem! Ben hamileliğimde dışarıdan hiç bir destek almadım. 3 ay riske atmamak için folik asit kullandım. Onun dışında 2 ayda bir baktırdığım kan değerlerim ve depolarım full çıktığı için vitamin, demir…gibi ezbere önerilen hiç bir desteği almadım. Zaten kontrollü yediğim için vücudumun maksimum kapasite çalıştığından ve bebeğin gerekli bütün besinleri aldığından emindim.Mide bulantıları, halsizlik, saç dökülmeleri yaşamadım, aynı şekilde beslenmemi ve antrenmanlarımı devam ettirdim. Günü gününe ve gerçekten aynı şekilde! Beni tanıyanlar antrenmandan kastımın kardiyo olmadığını ve ağırlık antrenmanlarını desteklediğimi çok iyi bilir. Hamileliğim de de her anlamda! eski düzenim ne ise aynı şekilde hayatıma devam ettim.





Hamilelik döneminde yaşanan mide bulantıları ve kusmalar vücudun bebeğe hazırlık için, içeride birikmiş toksinleri atmak adına yaptığı bir ritüel. Yani öncesinde ne kadar iyi besleniyorduysanız o kadar az bulantı yaşarsınız.Sabah, öğlen akşam yemekleri her zaman hazır ederim. Asla besin atlanmaz bizim evde. Ne kadar titiz ve düzenli olduğumu da evimize gelen herkes bilir. Her an her saniye temiz ve düzenlidir. Ben de sonra yaparım dursun yoktur. 2 haftada 1 gündip köşe temizlik günüdür evimizde. Öyle böyle değil ama dolap üstlerinden camlara kadar. Hepsini de ben yaparım, kimselere güvenmem.

Savunduğum tek şey herhangi bir risk olmadığı sürece hamileliğin bir hastalık olmadığı, tamamen doğal bir süreç olduğu ve anne adaylarının hamilelik öncesi alışık oldukları hayata bedenlerini dinleyerek aynı şekilde devam edebileceğidir.Harika bir hamilelik geçirdim çok şükür. 8.aya kadar kimse hamile olduğumu farketmedi ve öğrendiklerinde benim beslenmemi ve antrenmanlarımı sorguluyorlardı. : ) Ben bebekten önceki hayatım neydi ise bedenimi dinleyerek ve zorlamayarak aynı şekilde devam ettirdim. Hamilelikte daha fazla yenmesi gerektiği yalanı da artık bilimsel olarak efsaneye dönüştü. Kendimde aynı şekilde önceki kalori miktarımdan fazla yemedim hamileliğim boyunca. Sonuç olarak 5 kilo aldım. 50 kg başladığım hamileliğimi 55 kg ile bitirdim. Bebeğim 2900 doğdu, geri kalan kilo da su, plesenta vs. Hamilelikte aldığınız her ekstra kilo kendinize miras kalacak unutmayın. Bebeğiniz her şekilde doğacağı kiloda doğacak. Invalid Displayed Gallery
Meyve sinekleri üzerinde yapılan araştırma göstermiştir ki yumurtlama dönemlerinde salgıladıkları juvenile hormone unu bizdeki tiroid hormonları gibi vücudun enerji ihtiyacını düzenleyen bir hormon. Yumurta döllenir döllenmez bu hormon döllenen yumurtanın enerji ihtiyacı için daha çok salgılanmaya başlıyor. Sinekler bu dönemde yediklerinden daha çok enerji elde ediyor. Araştırma ve deneyler sonucunda insanlarda da yaşananın bu olduğuna karar kılmış. Yani kadınlarda da hamilelik sırasında salgılanan hormonlar kilosunu koruduğu kalorisinde döllenen yumurtayı büyütebilmek için metabolizma hızını düşürüyor. Yani sizin enerji ihtiyacınızı bebeğin ihtiyacı kadar düşürüyor.Buna göre sanılanın tam aksine bu dönemde yenen fazladan kaloriler direk olarak sizde yağ olarak depolanıyor.Üstelik değişen bu hormonların doğumdan sonra düzene girmesi zaman aldığı için kadınlar hamilelik sonrası kiloları normalden daha da zor veriyor. (Ref: Reiff et al 2015, ”Endocrine remodelling of the adult intensine sustains reproduction in Drosophila”,eLife 2015;4:e06930)Gereksiz yağ depolamadığımdan hamileliğimin 14. haftasında bebeğimin hareketleri dışarıdan görünür oldu. Bu, benim dışımdakilerin de onunla erkenden sıkı bir bağ kurmasına seb














Bir cevap yazın